Saat 16:46'da uyanıyorum ve yüzümün sol tarafı yanıyor. Son zamanlarda uykumda eskisi kadar sağa sola dönmediğimden olsa gerek, yüzümün sol yanı her sabah yastık iziyle parlıyor. Yorganımı üstümden atıp yeni temizlenmiş pencereden apartman bahçesinin duvarına bakıyorum. Beyaz bir kedi duvarın üstünde, uzanmış ve onun da yüzünde yastık izi olabilir belki uyandığında. Güzel bir kedi, kahvaltımı ettikten sonra, içmesi için bahçeye bir kase süt bırakmak iyi bir fikirmiş gibi geliyor. Yüzümün sol yanı alev alev yanıyor ve banyoya gitmeden önce pijamalarımı çıkarmaktan vazgeçiyorum. Yüzümü yıkamak için tuvalete doğru giderken ev arkadaşım yolumu kesip bana bir şeyler anlatmaya başlıyor. İki dakika beklemesini, yüzümün acısına katlanamadığım için acilen tuvalete gitmem gerektiğini söylüyorum. Her ne anlatıyorsa anlatmaya ben aynaya bakarken hemen arkamda durmuş devam ediyor. Yüzümün sol yanı hiç olmadığı kadar kırmızı ve tutuşmuş durumda. Yalnızca kontrol etmek için sağımı dönüp aynaya bakıyorum. Hazır yüzümün kırmızı tarafı ona dönük diye dikkatini çekmeye çalışıyorum.
- Suratımdaki yastık izine bak! Kıpkırmızı!
- ... sonra yemeğe gelmek istediklerini söylediler. Ben de dedim ki...
Suratımın her nasılsa şiştiğini hissediyorum. Dikkatini çekemeyeceğimi anlayınca tekrar sol tarafımı aynaya dönüyorum.
- Oha!! Kanıyor! Yüzünü yıkamam lazım! Baksana, suratımdan kan boşalıyor.
- ... Bir insan nasıl bu kadar vurdumduymaz olabilir ki? Adama demişim...
Sırılsılsıklam ellerimi ufak musluğun altına tutup yıkamaya çalışıyorum. Su akmıyor.
- Siktir!
- Nasıl?
Yüzüme bakıyor.
- Off!! Bunun sağlıklı olduğunu zannetmiyorum.
- Yapma yaa!! Yüzümü yıkamam lazım!
Suratımın sol yanı boydan boya iri, her yana kan kusan deliklerle kaplı ve en az göründükleri kadar canımı yakıyorlar. Saat 16:48 ve koşarak tuvaletten dışarı çıkarken yüzümü yıkamam gerektiğini biliyorum.
Saat 16:46'da uyanıyorum ve yüzümün sol tarafı yanıyor. Gördüğüm rüyanın etkisiyle midem bulanıyor ve yatakta kalmak istiyorum ama suratımda acıyan bir yastık izi var. Yataktan kalkıp pencereden dışarıya bakıyorum. Kedi duvarın üstüne uzanmış, suratında sanırım yastık izi yok. Mevsim kış olduğu için cam buz gibi, suratımın sol yanını cama dayıyorum. Sol gözümle kediye bakıyorum ve kedi uyanmış, pencereye dayalı yüzümü görür görmez koşarak uzaklaşıyor. Suratımın acısı geçmiyor ama pencere ısınıyor. Yüzümü pencereden ayırıp pijamalarımı çıkarmadan tuvalete gidiyorum. Kapının hemen dışında ev arkadaşım beni yakalayıp tuvalete benimle birlikte geliyor. Ne anlattığını merak etmiyorum, tek isteğim yüzümü yıkamak. Sol yanım aynaya dönük, suratıma yerleşmiş devasa şişliğe bakıyorum. Kıpkırmızı olmuş ve sağlıklı bir cilde göre fazla yumuşak. Ev arkadaşım konuşmaya devam ederken şişliğe dokunuyorum. Benim dokunmamı beklermiş gibi açılan cildimden kan boşalıyor. Yüzümü yıkamam lazım ve su akmıyor. Ev arkadaşıma dönüp susmasını söylüyorum. Cevabı tatmin edici: “Off!! Bunun sağlıklı olduğunu zannetmiyorum.” Saat 16:48 ve koşarak tuvaletten dışarı çıkarken yüzümü yıkamam gerektiğini biliyorum.
Saat 16:46'da uyanıyorum ve yüzümün sol tarafı yanıyor. Huzursuz bir rüyanın üzerine suratıma yerleşmiş yastık izi canımı çok sıkıyor. Yatağımda doğrulup, evin yanında verdikleri dolabıma bakıyorum. Pijamalarımı çıkarmayacağımın bilincinde olduğum için kalktığımda yalnızca kediye göz atıyorum. Kedi artık uyumuyor, ayağa kalkmış ve yüzünde yastık izi var. Bembeyaz tüylerinin arasında henüz kanamaya başlamamış kırmızı şişlikler bana kendi acımı anımsatıyor. Yüzüm çok acıyor ve odadan dışarı çıkıp ev arkadaşıma benimle tuvalete gelmesini söylüyorum. Birlikte tuvalete giderken ev arkadaşım bana saçma sapan bir şeyler anlatıyor, ne anlattığını dinlemiyorum. Aynaya bakıyorum, yüzümün sol yanından yastık izi gitmiş gibi ama yanağım boyunca küçük kırmızı noktalar var, çok canımı yakıyorlar. Bir tanesini kanamaya başlayana dek kaşıyorum. Derim yavaşça kalkıyor, durmak istiyorum ama kendimi bir türlü durduramıyorum. Yüzümün sol yanından eser kalmayana dek derimi kazıyorum ve ev arkadaşım bana bir şeyler anlatıyor. Yüzümü ona dönüp nasıl göründüğümü soruyorum, “ Off!! Bunun sağlıklı olduğunu zannetmiyorum.” diye cevap veriyor. Yüzüm çok acımaya başlıyor, ben de yalnızca denemek için musluğu açmayı deniyorum. Su akmıyor. Saat 16:48 ve koşarak tuvaletten dışarı çıkarken yüzümü yıkamam gerektiğini biliyorum.
Saat 16:47 ve rüyasız bir uykudan yüzümde bir rüyanın iziyle uyanıyorum. Ayağa kalkıp pencereden dışarıya, orada olmayan bir kediye bakıyorum. Kediyi görmeyen gözlerim kıpırtısız beklerlerken ellerimle yüzümü çıkarıp bir kenara bırakıyorum. Dolaptan çıkardığım kıyafetleri üstümdeki pijamayla değiştirip, dolaptan son olarak ev arkadaşımın yüzünü alıyorum. Suratıma ev arkadaşımın yüzünü giymiş, evden dışarı çıkarken düşünüyorum: 'Bugün güzel bir gün olacak.'
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Yazdığın hikayeler için genel bir yorum yapacağım.
Bana hikaye anlatımının inceliklerini, ilhamın nasıl geldiğini sorduğunu hatırlıyorum. Hikayelerini okuduktan sonra benim sana öğretecek bir şeyimin olmadığını fark ettim. Bazı uzun hikayelerinin biraz daha akıcı olması gerektiğini düşündüğüme, sadece hayalgücüne hayran kaldığımı ekleyebilirim.
Söz daha geniş bir vaktim olduğunda okuyup yorum yapıcam. internet kafeden girmek o kadar rahat olmuyor açıkcası.
Yorum Gönder